Pergamon Müzesi ve Zeus Sunağı, Nazan Öztürk

Berlin Müzeler Adası’nda yer alan Pergamon Museum (Pergamon Müzesi) bilindiği gibi adını Batı Anadolu’nun antik kentlerinden olan Pergamon’dan alır. Antik kentte 19. yüzyılın üçüncü çeyreğinde başlayan kazılarda gün ışığına çıkartılan ve Helenistik dünyanın en önemli anıtlarından olan Zeus Sunağı bu müzede sergilenmektedir. 1930 yılından beri hizmet veren müzenin bakım ve onarımı ile beraber teknik alt yapısının da modernleştirilmesi amacıyla 2013 yılında kapsamlı bir restorasyon çalışması başlatılınca binanın sunağın sergilendiği alan da dahil olmak üzere bazı salonları ziyarete kapatıldı ve buralarda sergilenen eserlerin bir kısmı başka müzelerde teşhire alındı. Ancak sunak ve diğer mimari eserler taşınmanın yaratabileceği riskler nedeniyle bulundukları salonlarda muhafaza edildiler ve binada yürütülen onarım çalışmaları nedeniyle zarar görmemeleri için de özel bir şekilde koruma altına alındılar.

Pergamon Müzesi, Prusya Kültür Vakfı’na ait diğer müzelerle beraber Spree nehrinin çevrelediği şehrin merkezindeki bir adada yer alıyor. Berlin’de bu isimle inşa edilen ilk müze 1902 yılında ziyarete açıldı. Ancak bir süre sonra sergileme alanlarının yetersizliği nedeniyle bu müzenin yıkılmasına karar verildi ve ardından bugün hâlâ kullanılmakta olan ikinci müze yapıldı. Müzeler Adası adıyla anılan bu ada üzerinde Pergamon Müzesi’nden başka Prusya kralları ve Alman imparatorları tarafından 19. yüzyılının ilk yarısından itibaren değişik tarihlerde yaptırılmış dört büyük müze binası daha bulunmaktadır.[1] Bu müzelerde gerek Alman arkeologların Mısır, Mezopotamya, Küçük Asya, İtalya ve Yunanistan’da yaptıkları kazılarda gün ışığına çıkardıkları eserler, gerekse zengin hayırseverlerin bağışladıkları eserler sergileniyor.

Geçtiğimiz yıl açılan James Simon Galeri ile merkezi bir giriş binasına kavuşan müzelerdeki eserler içinde en önemlilerinden bir tanesi M.Ö. 2.yüzyıla tarihlenen Zeus Sunağı. Sunağın yapılış tarihi, hangi kral tarafından ve ne için yaptırıldığı gibi konularda bilim insanları arasında tam bir fikir birliği olmasa da, inşasına M.Ö. 180 yılında Pergamon Kralı II. Eumenes tarafından başlanmış olduğu düşünülüyor. Kral II. Eumenes’in böyle bir anıtı yaptırmasının sebebi Romalıların yardımıyla Seleukos Krallığı’nı ve Galyalıları yendiği Magnesia Savaşı olmalı. Pergamon şehrinin ana tanrıçası olan, zafer getiren (Nikephoros) Athena ve babası, en büyük tanrı Zeus’a adanmış sunağın çevresi devlerle tanrıların savaşını konu alan 120 metre uzunlukta ve 2,30 metre yükseklikte bir frizle çevrilmiş. Sunak M.Ö. 150 civarında, II. Eumenes’in ardılı olan II. Attalos döneminde tamamlanmış. Mimarisi Anadolu’da görülen diğer sunaklara benzemekle beraber boyutlarıyla pek çok tapınaktan çok daha büyük olmasıyla dikkat çeken sunak, Helenistik dönemden günümüze gelen bir başyapıt. Sunağın iç avlusunda şehrin efsanevi kurucusu Telephos’un hayatını anlatan friz yer alıyor. Teşhirde sunağın sadece geniş basamaklı Batı cephesi görülüyor.  Doğu, kuzey ve güney cephelerinde yer alan friz ise sergi salonunun duvarlarına monte edilmiş.[2]


Sunak Alman İmparatorluğu’nun Osmanlı İmparatorluğu ile yaptığı özel bir anlaşmayla Berlin’e getirildikten sonra ilkin Altes Museum’da, 1902-1908 yılları arasında ise eski Pergamon Müzesi’nde sergilenmiş. Bu müze daha sonra yıkılarak yerine bugünkü Pergamon Müzesi yapılmış. 1930-1945 yılları arasında burada sergilenen sunak, savaşın sonlarına doğru sökülerek Berlin Zoo yakınlarındaki bir sığınağa taşınmış. Savaş sonunda Sovyetler Birliği’ne götürülen sunak 1958 yılında Doğu Almanya’ya geri verilmiş ve 1959 yılında da müzedeki yerine konmuş. Bu gidiş gelişler esnasında yıpranan sunak 1996-2004 yılları arasında restore edilmiş. 2013 yılında başlayan müze onarımı nedeniyle ziyarete kapanan sunak yeni bir taşınmanın içerdiği riskler nedeniyle bulunduğu yerde koruma altına alınmış. Öncelikle herhangi bir sallantıda friz plakalarının birbirine çarparak zarar vermelerini önlemek için aralarına özel bir malzeme yerleştirilmiş. Olası kırılmaları veya kopmaları önlemek için bazı parçalar kemerlerle sağlama alınmış. [3]

Ek olarak da binanın onarımı esnasında sunağın herhangi bir zarara uğramaması için hem frizin tamamı hem de sunağın geniş merdivenli batı cephesi toz geçirmeyen sabit bir muhafaza içine alınmış ve böylece çok yönlü bir koruma sağlanmış.[4]

Henüz müzenin restorasyonunun ne zaman biteceği belli değil. Ancak Pergamon Müzesi’nin hemen yakınında kurulan ve mimar Yadegar Asisi’nin eseri Pergamon panoramasının sergilendiği ek binada antik dönemde sunağın terasında yer alan kadın heykelleri ve Telephos frizinin bir bölümü görülebilir.[5]

---

[1]https://www.asisi.de/panorama/pergamon/ (09.07.2020)

[1]Fotoğrafın telif hakkı Berlin Devlet Müzelerine aittir. İzinsiz kullanılması yasaktır.

[3]https://blog.smb.museum/wo-ist-der-pergamonaltar/(09.07.2020); Fotoğrafın telif hakkı Berlin Devlet Müzelerine aittir. İzinsiz kullanılması yasaktır.

[4]Bu müzeler ve inşa tarihleri şöyledir: Altes Museum (EskiMüze – 1830), Neues Museum (Yeni Müze – 1859), Alte National Galerie (Eski Ulusal Galeri – 1876), Bode Museum (Bode Müzesi – 1904) ve Pergamon Museum (Pergamon Müzesi 1930)

[5]Wolfgang Radt,Pergamon. Geschichteund Bauten, Fundeund Erforschungeinerantiken Metropole (Köln 1988), 190-206.

Kaynak: https://www.kulturservisi.com/p/pergamon-muzesi-ve-zeus-sunagi

Arşiv