"E. Cansever kapalı bir ozan. Alalım 'Çağrılmayan Yakup'u. Kim bu Yakup? Kendisi. O kurbağalar, açgözlü kurbağalar kim? Bir zamanların İşçi Partisi'ni oluşturan o güzelim insanlar. Eğer ben, bir zamanlar E. Cansever'in gönülden yürekten İşçi Partisi'ne kayıtlı olduğunu ve sonra bir anlaşmazlık sonucu partiden uzaklaştırıldığını bilmesem, 'Çağrılmayan Yakup' ve Açgözlü Kurbağalar benim için kapalı, haydi çekinmeden söyleyelim, anlamsız kalırdı.
"Edip Cansever, 'gerçek şiir yükünü, şiir değerlerini görmek becerisinden (yani ben ve benim gibiler -Vedat Günyol) yoksunsak, en açık sandığımız şiirler bile yalnızca birer tuzaktır' diyor. Peki, Çağrılmayan Yakup kimin için tuzaktır? Şairin bir zamanlar sosyalist eyleme katılıp, sonradan saf dışı edildiğini bilmeyenler ve bilemeyecek olanlar için hazırladığı bu tuzağın kurbanları sen ben değilsek kimlerdir? Ve bu tuzak ne zamana dek sürecektir?
"Edip Cansever, 'sisini kendi yaratan bir gemi' örneği, kapalı bir dünya sunuyor bizlere, ama içli, ama ustaca ve de üstünce bir incelikle.
"Yazısının bir yerinde şöyle diyor Cansever: 'Toplumsal bilinci aşmış, ortaklaşa duygu ve düşüncelerin ötesine geçmiş şiirlerin, belli zaman için <<kapalı şiir>> olarak nitelendirilmesi olağandır.'
"Edip Cansever, toplumsal bilinci aşan, ortaklaşa duygu ve düşüncelerin ötesine geçmiş şiirler yazmakla övünüyor. Yani şiirleri bugün değil, yarın anlaşılacak nitelikte.
"Biz, bunun tersini mi söyledik? Peki niye alınıyor 'anlamsız' sözünden?"
[Vedat Günyol, "E. Cansever'in Haklı-Haksız Öfkesi", 1975. Kaynak: "Çalakalem", Vedat Günyol, T.İ.B. Kültür Yay., 1999, s.215]
Orçun Üçer'e tesekkurlerimle.