San Marino'da bir teleferik (Vikipedi) |
bana hayatı sorgulatan ülke.
tamam hayatı sorgulatmak biraz mübalağa oldu ama hiç olmassa günümüzdeki milliyetçilik , ben merkezcilik , dev aynasında görmecilik gibi ifadeleri sorgulatıyor bu ufak mı ufak , şirin mi şirin , amor mi amor ülke.
nüfusu 30,000 kişi. yani bütün ülke izmir atatürk statıdın açık tribününe sığıp , altın günü düzenleyebiliyor. ülke bu şimdi. gerçekten de ya. ülke dediğimiz şey tam olarak ne ola ki?
''savaş bitiminde türkiye kurulduğu zaman tüm ülkeler ile anlaşma yapmış olmasına rağmen san marino ile anlaşma yapmamıştır. bu yüzden resmi kayıtlara göre iki ülke hala savaş halinde gözükmektedir'' -vikipedi-...öyle küçük ülke ki adamlarla barış anlaşması yapmayı unutuyoruz. yani adamlar yarın öbür gün çıkıp bize ''abi biz hala savaş halindeymişiz. nasıl unuttunuz siz bizi ya'' dese ''olur böyle şeyler ya. bütün san marino'ya çay ısmarlayalım barışalım'' denir anca.
öyle ufak bir ülke işte. ufaklığını bilerek yineleyip duruyorum. duruyorum sonra yineliyorum. çünkü en çok takıldığım konu bu.
adamlar avrupa'nın ilk cumhuriyeti. (bkz: cumhuriyet) . hayır bakmadıysanız harbiden dikkatlice bakınız. cumhuriyetin anlam ve önemini kavrayamamış yazarlar da şu bakınızda vakit geçirebilirler..(bkz: sözlükte kızlar teklif ediyormuş) , (bkz: hitler) , (bkz: burcucum çok güzel çıkmışsın)..dediğim gibi cumhuriyetle yönetilen bir ülke. hem de 3 eylül 301 tarihinden beri. tam da nezamanlar biliyor musunuz. bizim orta asya'dan kopup haldır haldır evropa'ya aktığımız , savaşlarda çılgın attığımız , roma imparatorluğu'na yusuf attırdığımız ve bu yaptıklarımızla övündüğümüz günler. günler. biz at avrat silah derken adamlar kendi kendilerini yönetiyorlardı. biz kımız içip rus sikerken adamlar devlet oluyorlardı. biz ganimet toplayıp onu harcarken , adamlar medeniyet topluyorlardı gelecekleri için.
geleceklerine bakalım bi de. avrupa birliği üyesi değiller. hani bizim girmek için neredeyse istiklal'de götümüzü açıp 'al beni , al beni'' diye bağıracağımız evropa birliği.kendi arka bahçemize bakmadan , bırak taş gibi alman kızlarına sulanmayı kendi köylüsüne tecavüz edip intiharına!! sebep olan sonra da yırtan hayvanları görmeden , sırf ramazanda içk içti diye kendi ırkdaşını döven insanları haklı görerek avrupa'ya dönüp ''biz müslümanız diye bizi aranıza almıyorsunuz , kırılıyorum ama çok bebiş'' dediğimiz avrupa birliği. gerek yok onlar için. iyi yani adamlar kendi aralarında.
adamların ülkesine yılda 3,3 milyon turist geliyor. şato mato görüyolar işte. ülke ekonomisinin yüzde 50'si turizm tabanlı (1997) (tekrardan viki). hani daha iyi anlamak için. bu adamların ülkesi 61 km².bizim ki 800,000 km². durun ben hesapladım rahat olun. tam da 0,00007625 katı kadar. bize gelen turist yaklaşık 20-25 milyon. şaka gibi değil mi? bu işler yüzölçümüyle olmaz , bi limit değer vardır zaten diyen arkadaşlar için ise bir dip not: ispanya'nın yıllık turist sayısı 60 milyon civarında. san marino'nun denize kıyısı bile yok ayrıca. hani bizim ülkemiz cennetti? bence cennet ama...
diğer lokomotif sektörleri bankacılık , elektronik , seramik. ya benim anlamadığım adamlar mı çok zeki yoksa biz mi çok aptalız. paradan hiç mi anlamıyoruz. adamlar bankacılıkla çoşuyor da coşuyor. ama bizim bankacılık diyince aklımıza gelen tek şey asgari ödeme tutarı. neyse.
san marino'nun avrupa'da komünizmle yönetilen ilk ülke olduğunu biliyor muydunuz peki? 1945-1957 yılları arasında komünist parti ile sosyalist parti tarafından kurulan bir koalisyon hükümeti tarafından yönetilmiş. bunun anlamı da denemekten korkmamak oluyor heralde. demekki onlarda bu kış komünizm gelecek gibi bir tehdit yokmuş. bu işten ekmek yiyen yokmuş.
biraz uzattım sanırım. aslında anlatmak istediğimden şaşmayayım. san marino öyle bir ülke ki ne '' bir san marino'lu dünyaya bedeldir'' diyor , ne ''dünya san marino'lu olsun'' diyor. kimse kahvede toplanıp ''geçinemiyorum'' muhabbeti yapmıyor. ikikişi toplandığı zaman '' abi iktidar napsın çeteler var engelliyor'' palavraları sıkmıyor. ''biz anlamayız o işlerden'' kolpalığı yapmıyor.
adamlar okuyor , çalışıyor. güzel bir hayat sürüyor. en basitinde bizim ''aa san marino'ya bak önüne gelenden 5 yiyor'' dediğimiz o takımın ülkesi maç kaybetti diye bizim kadar dert etmiyor , futbolun bir oyun olduğunu biliyor. zevk alıyor o oyundan o an sadece. bu kadar.
şimdi bir san marino' ya bakalım nolur bir de kendimize. biz neyi yanlış yapıyoruz. 70 milyon olmak mı büyük olmak , 800.000 kilometrekare mi? kendini her ırktan üstün görmek mi , herkesi kendine benzetmek istemek mi?
800,000 km²'ye 20 milyon turist çekebilmek mi , 61 km²'ye 3 milyon turist mi? 12 milyonluk şehirde sacmasapan bir hayatın peşinde , ''ben böyük şehrde yaşayom , çok şanslıyam'' palavraları sıkıp , foseptik çukurlarında can vermek mi? 3 km yolu 2 saatte gitmek mi , tinerci saldırısına uğramak mı? yoksa 30 bin kişi bir ülkede yaşamak mı?
ana konusu ne miydi bu yazının. bana kalırsa kendimize bir daha bakalım. ama dev aynasında değil. ne olduğumuzu görelim. çok mu zor.bak san marino orada.
önce hangisi geliyor? insan gibi yaşamak mı , yoksa kendini başkalarına büyük gösterme telaşı mı?
bu ülkenin başlığına böyle bizim kendiülkemizin sorunları hakkında bilgi girmek ne derece doğru takdir sizde. ben bi de tanım yapayım olmadı.
avrupa'nın en bi güzel ülkesi. güzellikten kastımızın ne olduğunu anladığımız sürece.
harrage
ayrıca bakınız: http://tr.wikipedia.org/wiki/San_Marino