Zoruna mı gitti Akif? / Osman Nuri Orhan

Aslında bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok düşündüm. Sonuç olarak Akif Beki kaale alınmalı mıdır bilemedim. Ama 10 Temmuz’daki “Gezi, CHP’den de mi büyük?” başlıklı yazısını görünce yazma kararı aldım. Biz, Can Yücel’le büyümüş kuşak, gördüğümüzün ne olduğunu, en doğru en gerçek şekilde söylememiz gerektiğini ondan öğrendik. Ben de gördüğüm Akif Beki’yi yazmak istedim. Bu yazı vesilesiyle aklımdaki bazı soruları da sormuş olurum.
İçinde “ak” geçen her yandaş gibi o da tarafını savunmaya geçmiş. CHP yazının hikaye kısmı. Belli ki tamamen küsmüş CHP’ye, serzeniş içinde serzeniş. Onun asıl derdi Taksim Dayanışması’yla. Hani Mücella Yapıcı, Ali Çerkezoğlu, Ender İmrek, Haluk Ağabeyoğlu ve Beyza Metin’in içinde olduğu platform. Tayyip Erdoğan gibi Akif de onlara küsmüş ama “sahibinin sözü gazeteci” olarak söylemesi lazım sözünü. Yoksa nasıl yayacaklar halka hegemonik söylemlerini. Tam dava adamı şu Akif! Bilse de söylediklerinin halk nezdinde bir ederi olmadığını, yine de söylüyor. Kuyruğu dik tutmak gerek ne de olsa. Tam başbakanının gazetecisi.
Biraz bakalım yazısına, okumayanlar için göz gezdirelim.
Seni direniş mi çarptı Akif?
Taksim Dayanışması’nın 6 Temmuz’da Gezi Parkı’nı halka açmak için kaleme aldığı çağrı metninden alıntı yapmış. Çağrıdan alıntılanan bölüm şöyle: “Mahkeme kararını elden tebliğ etmeye ve Gezi Parkı’nı polis işgalinden kurtarıp halka açmaya gidiyoruz“. Çağrıdaki cürete aklı takılmış. İlber Ortaylı’nın kulaklarını çınlata çınlata “Bu ne selayet?” diye haykırıyor. Belli ki Gezi Direnişi’nin bir cüretler süreci olduğunu farkında değil. O hala ülkeyi tek parti iktidarından ibaret zannediyor. Halkı unutuvermiş hemen. Artık direnişten nasıl etkilendiyse garibim.
Akif, ben sana hatırlatayım o zaman. Artık halk kendini ilgilendiren olaylara doğrudan müdahale edebiliyor. Henüz emekleme aşamasında ama gelişecek. Ah pardon, bunu da hemencecik söyleyiverdim, umarım zoruna gitmemiştir Akif’in. Yine kimseye bir şey diyemediği için CHP’ye yükleniyor. Yazıda gördüğü devrimci örgüt jargonuna dikkat çekiyor kendince. Kendisi jargon uzmanı olduğu için anlıyor tabii ki. Devrimcilere duyduğu kin ve nefret de çıkıyor ortaya.
Yoksa Taksim’i mi satacaksınız?
Fark ediyorum ki Akif gördükleri karşısında platform sözcüğünün anlamını da tam anlamıyla unutmuş. “CHP’den daha büyük bir platform olmalı ki onu da kapsıyor” diye serzenişini sürdürüyor. Yahu koca gazetecisin, bu nasıl cümle! Platformun güç birliği anlamına geldiğinden de, CHP’nin bu güçlerden sadece biri olduğundan da habersiz. Çok kızmış Akif. Soğuk su içse geçer mi acaba ya da ayran?
Devam edelim… Akif yine yapmış yapacağını: “Hayır, yani legal partilerin en uçtaki hizbi dahi bilir ki Taksim, Taksim Dayanışması’na mülk değildir. Milletin müşterek malıdır”. E bu cümlede de bir mantık hatası var. “Mal” dediğin alınıp satılabilen bir metadır. Ama Taksim alınıp satılamaz ki. Yoksa Taksim’i parsel parsel satmayı mı düşünüyor ağabeylerin Akif? Hiç tavsiye etmem. Gezi Parkı’nda böyle olduysa, düşün Taksim’de neler olur!
Akif baklayı çıkardı: “Dayanışma AKP’den büyükmüş”
“Yayalaştırma projesini iptal eden mahkeme kararını öğrenip de 3 hafta gizleyenler söylüyor bir de bunları orada” diyerek Taksim Dayanışması’na vurmaya çalışıyor bizim cesur yürek Akif. Hemen aklıma bir soru geliyor. Varsayalım Dayanışma’nın amacı teröristlik olsun. Koskoca iktidarınızın elinde yok mudur bunun bilgisi? Verseydi Oğuz AkSever’e, o bunun çok klas bir haberini yapardı. Ne Dayanışma’ymış. Ne büyük bir örgütmüş. Hükümetin ulaşabileceği bilgileri bile gizliyor ha, vay be! Bu konuya da bir açıklık getirirse Akif çok memnun oluruz.
“Demokrat” Akif sopa saklıyor
AKP’ye yaranmakla Yiğit Bulut ile yaraşan Akif, tekrar eski görevine mi dönmek istiyor nedir, okuyuculara da aba altından sopa göstermeyi ihmal etmiyor: “Almanya’da duran adam eylemine katılanlara dahi izinsiz gösteriden soruşturma açılıyor. Kanada’da yasadışı gösterilerde yüzünü tanınmayacak şekilde kapatan eylemcilere 10 yıla kadar hapis cezası veriliyor.” Akif yaşananları farkında değil galiba. Taksim’de duran insanlara polis saldırdı, eylemlere katılanlar gözaltına alındı, bazıları tutuklandı (biri ben oluyorum). Bir tek 10 yılı almadığımız kaldı. Ne söyleyeceksen doğrudan söyle. Satırlı, sallamalı, palalı tipleriniz sokakta geziyor, sen lafı dolandırıyorsun. Senin gibi bir kalemşöre yakışıyor mu hiç…
Ah Akif ah, incileri diziyorsun birer birer. Hiç mi tarih okumadın sen? “Serbest seçimlerin yapıldığı bir ülkede, iktidarın sokakta el değiştirmeyeceğini dünkü çocuklar dahi bilir” ne demek? Bak, bunu talihsiz bir açıklama olarak görüyorum. Yoksa günlerdir yazdığın Mısır’da Mübarek’in düşüşünü, hep birlikte buna nasıl destek verdiğinizi unuttun mu? Yakın tarihi nasıl unutursun, hayret ediyorum. Yoksa unutmak mı istiyorsun bu konuyu, doğruyu söyle bak.
“Ahlaki meşruiyetini yitirmiş gösterilerde ısrar etmek niye?” sorusunu ise yazının “en birincisi” ilan etmek lazım. Bunu açıklama ihtiyacı bile hissetmiyorum. İçindeki Akit’çi çıkmış ortaya. Sıkışınca onlar kadar komik olduğunu itiraf etmeliyim.
En büyük güç sokaktır
Bu yazı daha çok uzayıp gidebilir. Ben daha fazla uzatmayayım. Sorunun yanıtını ben vereyim. Gezi, CHP’den de, AKP’den de büyüktür. Gezi, dededen kalma sandığa sıkışmışların karşısında yeni kuşağın gücüdür. Sokak (sen çıkmadığından bilmezsin Akif), demokrasilerin yeniden inşa edildiği yerlerdir, beşikleridir. Biz o beşiklerde büyüyoruz şimdi. Bunca hengameniz o yüzdendir.
Korkma Akif korkma, biziz la halk!
Ama sen de haklısın, korkman için çok nedenin var.
* Sincan 1 Nolu F Tipi Hapishanesi C-10-97

Arşiv