Sayın Erdoğan, Yiğit Bulut hamlesiyle öfkesine asla yenilmediğini ve son derece affedici olduğunu da göstermiş oldu.
Erdoğan yaptığı son hamleyle kendisine kibirli, sert, uzlaşmaz diyen herkesi boşa düşürmüş durumdadır. Bir siyasetçinin ne kadar hoşgörülü ve müşfik olduğunu hepimize ders verir gibi ispat etti. Yiğit Bulut’u ‘Başbakanlık Başdanışmanı’ olarak atadı.
Böylelikle Sayın Erdoğan öfkesine asla yenilmediğini ve son derece affedici olduğunu da göstermiş oldu.
AKP hakkında kapatılma davası açıldığında artık Başbakan’a başdanışmanlık yapacak olan Sayın Bulut şöyle yazmıştı:
“Devlet ‘hükümete’ yeter dedi!” Yazısında Başbakan’a da fahri danışmanlık hizmeti vermişti: “Hükümet eden siyasi parti artık şunu anlamalı: ‘Bundan sonrası yok!’ Uçağı ‘riske’ atmadan ‘pilotaja’ devam etsin ve lütfen artık ‘sakin’ dursun!”
Yine aynı dönemlerde hatırlarsınız Yiğit Bulut gidişattan çok kaygılıydı. Vatan gazetesindeki köşesinden şöyle sesleniyordu: “Sevgili dostlar, artık işin dozu kaçtı. Belki farkındasınız, belki değilsiniz ama ‘sistem artık’ demokrasiden ‘faşizme’ doğru kayıyor.”
Yeni başdanışman yine de faşizme kaymanın engellenebileceğini düşünüyordu. Nasıl mı?
“Hitler Almanya’sında ‘ordu’ lidere itaat ediyordu, bağlıydı. Bizde ‘diktatör’ olma yolunda ilerleyen arkadaşlara ‘ordunun destek olması hatta sempati’ duyması mümkün değil...”
Peki, bu ‘arkadaşlara’ nasıl hitap ediyordu Sayın Bulut: “Atatürk devrimlerine bağlı bir sistem içinde ‘diktatör’ denebilecek haşerelerin ‘silahlı bir ordu gücünü arkalarına almaları’ mümkün değil.”
Orduyu ele geçiremeyecek olan iktidarın seçeceği yolun “kendine bağlı ‘ideolojik’ dinamikler ile motive edilmiş ‘polis’ gücü” oluşturmaktan geçtiğinin de altını çizmekteydi.
Kendisini nasıl tanımlıyordu Başbakan’ın başdanışmanı: “Sevgili dostlar, AK Parti ile ‘kesişen’ tek bir noktası bile olmayan, ‘laik Cumhuriyetimize’ sonuna kadar bağlı bir vatandaş olarak...”
AKP’nin kapatılmasını devletin ‘hükümete’ dur demesi olarak gören, gidişatın faşizme doğru olduğunu söyleyen, ‘ordu gücünü’ arkasına alamayacak ‘haşerelerin’ ideolojik olarak motive edilmiş polis gücü oluşturmasından yakınan biri ‘Başbakan Başdanışmanı’ oldu.
Artık Sayın Erdoğan’ı demokratik olgunluğu sebebiyle tebrik etmek dışında ne yapılabilir? Kendisi, fikirleri ve partisi hakkında bunları yazmış birini dahi en yakınına alıp ona danışan birinin demokrat olmadığını hangi babayiğit iddia edebilir?
Malum, Yiğit Bulut son zamanlarda Başbakan’ın telekinezi yöntemiyle yani ‘düşünce gücüyle etki yapılarak’ öldürülmeye çalışıldığından bahsetmişti. Böylesi bir düşünce gücüne karşı Sayın Bulut gibi devasa bir düşünce gücünden bir kalkana başvurmak da Başbakan’ın vizyonunun genişliğine işaret.
Yiğit Bulut’un başdanışmanlığı memleketimizin sonuna kadar demokratik bir ülke olduğunu ve Erdoğan’ın da gelmiş geçmiş en demokrat siyasetçi olduğunu göstermektedir.
Artık herkes biliyor ki eğer iyi bir çocuk olursanız Başbakan’a başdanışman bile olabilirsiniz.
Bundan büyük saadet var mı?
Ne yazmıştı vaktiyle Sayın Bulut: “Açık söylüyorum, Türkiye’de bunu yapan anlayış faşizan bir anlayıştır ve ben yarın ne kendi geleceğimden ne de benim gibi düşünenlerin geleceğinden emin değilim.”
Artık kaygılanmasına gerek yok, geleceğini emin ellere teslim etmiştir.
Böylelikle Sayın Erdoğan öfkesine asla yenilmediğini ve son derece affedici olduğunu da göstermiş oldu.
AKP hakkında kapatılma davası açıldığında artık Başbakan’a başdanışmanlık yapacak olan Sayın Bulut şöyle yazmıştı:
“Devlet ‘hükümete’ yeter dedi!” Yazısında Başbakan’a da fahri danışmanlık hizmeti vermişti: “Hükümet eden siyasi parti artık şunu anlamalı: ‘Bundan sonrası yok!’ Uçağı ‘riske’ atmadan ‘pilotaja’ devam etsin ve lütfen artık ‘sakin’ dursun!”
Yine aynı dönemlerde hatırlarsınız Yiğit Bulut gidişattan çok kaygılıydı. Vatan gazetesindeki köşesinden şöyle sesleniyordu: “Sevgili dostlar, artık işin dozu kaçtı. Belki farkındasınız, belki değilsiniz ama ‘sistem artık’ demokrasiden ‘faşizme’ doğru kayıyor.”
Yeni başdanışman yine de faşizme kaymanın engellenebileceğini düşünüyordu. Nasıl mı?
“Hitler Almanya’sında ‘ordu’ lidere itaat ediyordu, bağlıydı. Bizde ‘diktatör’ olma yolunda ilerleyen arkadaşlara ‘ordunun destek olması hatta sempati’ duyması mümkün değil...”
Peki, bu ‘arkadaşlara’ nasıl hitap ediyordu Sayın Bulut: “Atatürk devrimlerine bağlı bir sistem içinde ‘diktatör’ denebilecek haşerelerin ‘silahlı bir ordu gücünü arkalarına almaları’ mümkün değil.”
Orduyu ele geçiremeyecek olan iktidarın seçeceği yolun “kendine bağlı ‘ideolojik’ dinamikler ile motive edilmiş ‘polis’ gücü” oluşturmaktan geçtiğinin de altını çizmekteydi.
Kendisini nasıl tanımlıyordu Başbakan’ın başdanışmanı: “Sevgili dostlar, AK Parti ile ‘kesişen’ tek bir noktası bile olmayan, ‘laik Cumhuriyetimize’ sonuna kadar bağlı bir vatandaş olarak...”
AKP’nin kapatılmasını devletin ‘hükümete’ dur demesi olarak gören, gidişatın faşizme doğru olduğunu söyleyen, ‘ordu gücünü’ arkasına alamayacak ‘haşerelerin’ ideolojik olarak motive edilmiş polis gücü oluşturmasından yakınan biri ‘Başbakan Başdanışmanı’ oldu.
Artık Sayın Erdoğan’ı demokratik olgunluğu sebebiyle tebrik etmek dışında ne yapılabilir? Kendisi, fikirleri ve partisi hakkında bunları yazmış birini dahi en yakınına alıp ona danışan birinin demokrat olmadığını hangi babayiğit iddia edebilir?
Malum, Yiğit Bulut son zamanlarda Başbakan’ın telekinezi yöntemiyle yani ‘düşünce gücüyle etki yapılarak’ öldürülmeye çalışıldığından bahsetmişti. Böylesi bir düşünce gücüne karşı Sayın Bulut gibi devasa bir düşünce gücünden bir kalkana başvurmak da Başbakan’ın vizyonunun genişliğine işaret.
Yiğit Bulut’un başdanışmanlığı memleketimizin sonuna kadar demokratik bir ülke olduğunu ve Erdoğan’ın da gelmiş geçmiş en demokrat siyasetçi olduğunu göstermektedir.
Artık herkes biliyor ki eğer iyi bir çocuk olursanız Başbakan’a başdanışman bile olabilirsiniz.
Bundan büyük saadet var mı?
Ne yazmıştı vaktiyle Sayın Bulut: “Açık söylüyorum, Türkiye’de bunu yapan anlayış faşizan bir anlayıştır ve ben yarın ne kendi geleceğimden ne de benim gibi düşünenlerin geleceğinden emin değilim.”
Artık kaygılanmasına gerek yok, geleceğini emin ellere teslim etmiştir.