nâzım hikmet' e
nazım kardeşim
mavi gözlü nazım
mavi yüreğin
ve daha da mavi düşlerinle
sen ki karanlığa derin derin
baktığın zaman
en ufak bir kin duymadan
karanlığı bile mavileştirirsin
nazım
sen ki bir kadeh şarap
ve güzel bir kadının diziyle
üzerinde sevdanın halk bayrağı
dalgalanan bir deniz köşesiyle
ufukları ağartır bir pencere açarsın
her şeyin yok olduğu yerde
ve tepelerden taşlar yuvarlanır keyifle
kayıklara kadar
ve sokak fenerinin altında
bir köpek düşlere dalar
nazım
senin küçük sokak çalgıcılarını gördüm
galata köprüsü üstünde
senden birkaç dize saklıydı
keman kutularının içinde
söylemeye izinli olduklarından başka
birkaç dize
bulutlara bakarak bekliyorlardi
onları söyleyebilecekleri günü
(bazan bir keman nazım
sıkılmış bir yumruk gibidir
ve sıkılmış yumruğun içinde
bir kanat gizlidir)
nazım
grevci dok işçilerini gördüm
vincçler direkler şiirler arasında
çuvallar sandıklar güller arasında
ve büyük geminin yanında
bekleyen iki mavi ışık
demir almak üzereydi gemi
(kimbilir hangi yolculuğa?)
kavgaydi bu sevdaydı bu
ve sen nazım kaptanıydın
sınırlardan öteye yönelen
bu yolculuğun
nazım
biri çıkıyordu geminin merdiveninden
kafeste kanaryalarıyla
pabuçlarının bağları çözük
"günaydın" demesi gerekirken
"kırmızı" diyen biri
bir kadın ağlıyordu kapıda
balıkçı geçti
kimsenin gözüne ilişmeden
saatinin içinde
tozlu camın altında
küçük bir balık bağırıyordu
sen duydun onu ben duydum
ve istedim ki
en karanlık sözcüğü vereyim de
apak olsun yeniden
direttim bugünkü gibi
herzamanki gibi
hepimiz gibi
iste böyle, nazım
ama sen nazım
hangi zindandan
gecenin hangi köşesinden
hangi ölümden olursa olsun
gülümsüyorsun
dünyanın gülümseyişini koruyan
o masmavi gülümseyişinle
nazım kardeşim yoldaşımız bizim
merhaba nazım
nazım
sen bizi öyle çok sevdin
biz seni öyle çok sevdik ki
küçük adınla çağırır herkes seni
herkes sen der sana
fransa da rusya da yunanistan da
aragon da nazım
neruda da nazım
ben de nazım
özgürlük ki adlarından biridir senin
o senin en güzel adın
merhaba nazım
— yannis ritsos
(çeviren: cevat çapan)